Bakara Suresi 212. Ayet Tefsiri-Seyyid Kutub
زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُوا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا ۘ
Dünya hayati, inkar edenler için süslendi(süslü gösterildi). (Onlar) da (buna kanarak) iman edenlerle egleniyorlar.
[Bakara Suresi 212. Ayet]
~~~~~~~
Gerçekten şu dünya hayatı basit nimetleri ve küçük amaçlı uğraşları ile kâfirlere cazip görünür. Onlar bu cazibeye kapıldıkları için dünya hayatına takılıp kalırlar, onu aşamazlar, bakışlarını onun ötesinde bir şeye yöneltmezler, onun değerleri dışında kalan değerleri bilmezler. Şu dünya hayatının sınırları önünde dikilip kalan kimselerin düşüncelerinin, müminin kafa yorduğu yüce ideallerin düzeyine yükselmesi, müminin bakışlarını diktiği uzak ufuklara göz atması mümkün değildir.
Mümin, dünya hayatının tüm nimetlerini küçümseyebilir. Fakat bu küçümseme sözkonusu nimetlere yönelik bir çaba eksikliğinden, bir enerji yetersizliğinden ya da bu hayatı geliştirip ilerletmeyi umursamayan, olumsuz bir bakış açısından kaynaklanmaz. Fakat müslüman, yeryüzündeki halifelik görevlerini yerine getirmekle, uygar ve bayındır bir dünya uğruna sürekli çaba harcamakla, gelişme ve bol üretim hedefleri peşinde ter dökmekle birlikte bu hayata yukardan bakar. Hayatın, bu geçici nimetlerden daha önemli ve daha değerli ideallere adar Hayatını, yeryüzünde ilâhî sistemi yerleştirme, insanlığı şimdi yaşadığından daha gelişmiş ve daha mükemmel bir düzene ulaştırma, yüce Allah’ın sancağını yeryüzünün ve insanların kısır amaçları üzerine dikme amacına adar. Bu sayede insanlar bu sancağı o yüksek yerinde dalgalanırken görsünler ve bakışlarını basit ve sınırlı realitenin ötesine diksinler ister. O basit ve sınırlı realite ki, imanın sunduğu hedef yüceliğinden, ideal büyüklüğünden ve geniş bakış açısından yoksun kalan kimseler sırf onun uğruna yaşarlar.
Yeryüzünün bataklığına saplanmış, dünya kaynaklı hedeflerin tutsağı olmuş basit insanlar müslümanlara bakınca onların, kendilerini içine saplandıkları bu bataklıkla, bu çirkefle, bu basit nimetlerle başbaşa bırakarak sırf kendilerini özgü olmayan, fakat tüm insanlığı ilgilendiren, sırf şahısları için değil, asıl inançları için önemli olan büyük idealler peşinden koştuklarını görürler, aynı zamanda bu idealler uğruna birçok sıkıntılara katlandıklarını, birçok acılara göğüs gerdiklerini, basit insanların gözünde hayatın özü ve en yüksek amacı olan dünya hazlarından kendilerini yoksun bıraktıklarını gözlerler. Bu durumda ruhsuz kimseler, müminleri görünce onların yüce ideallerini kavrayamazlar. Bunun üzerine onları alaya alırlar. Müslümanların durumlarım alaya alırlar, düşüncelerini alaya alırlar, gittikleri yolu alaya alırlar!
“Dünya hayatı kâfirlere cazip görünür. Bunlar müminler ile alay ederler.” Fakat kâfirlerin kullandıkları bu ölçü, bu kriter gerçek ölçü, gerçek kriter değildir. O kâfirliğe özgü bir ölçüdür, cahiliye ölçütüdür. Gerçek ölçü ise yüce Allah’ın yanındadır. Yüce Allah da müminlere kendi ölçüsüne göre taşıdıkları ağırlığı şöyle duyuruyor:
“Oysa Allah’ın azabından sakınanlar, Kıyamet günü, kâfirlerden üstün konumdadırlar.”
Fİ ZİLÂL-İL KUR’AN / SEYYİD KUTUB