Said b. Müseyyib’in Fatıma bint Kays hadisine yorumu ve Fatıma bint Kays’ın kendisini savunması

2400- أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، حَدَّثنا مَعْمَرٌ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ بُرْقَانَ، عَنْ مَيْمُونِ بْنِ مِهْرَانَ قَالَ: سَأَلْتُ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ عَنِ الْمُطَلَّقَةِ ثَلاَثًا، أَيْنَ تَعْتَدُّ؟ فَقَالَ: فِي بَيْتِ زَوْجِهَا، فَقُلْتُ لَهُ: فَأَيْنَ حَدِيثُ فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ؟ قَالَ: تِلْكَ امْرَأَةٌ فَتَنَتِ النَّاسَ، كَانَتْ لَسِنَةً، أَوْ قَالَ: كَانَتِ امْرَأَةٌ فِي لِسَانِهَا شَيْءٌ عَلَى احمَائِهَا.

2400- Cafer b. Burkân, Saîd b. Müseyyib’den aktarmaktadır: Saîd b. Müseyyib’e üç talakla boşanan kadının iddetini nerede bekleyeceği hakkında sordum. “Eşinin evinde iddet bekler” dedi. Ona “Peki ya Fatıma bint Kays’ın aktardığı hadis ne olacak?” dedim. “O kadın insanları [hataya mahal verecek şekilde hadisi aktararak] fitneye düşürdü. Dili keskin bir kadındı -veya- kocasının akrabalarına karşı uslubunda problem olan bir kadındı [bundan dolayı İbn Ümmi Mektum’un yanında iddet bekletildi]” dedi.[1]

[1] Abdurrezzak, 7/26; Ebu Davud, 2/719;İbn Hazm, Muhalla, 7/474; Beyhaki, Sünen, 474. Ricali sikadır.

Fatıma bint Kays’ın kendisini savunması

2399- أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أنا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ اللهِ بْنِ عَبْدِ اللهِ ؛ أَنَّ أَبَا عَمْرِو بْنَ حَفْصِ بْنِ الْمُغِيرَةِ خَرَجَ مَعَ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ إِلَى الْيَمَنِ، فَأَرْسَلَ إِلَى فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ بِتَطْلِيقَةٍ، كَانَتْ بَقِيَ مِنْ طَلاَقِهَا، وَأَمَرَ لَهَا الْحَارِثُ بْنُ هِشَامٍ وَعَيَّاشُ بْنُ أَبِي رَبِيعَةَ بِنَفَقَةٍ، فَقَالاَ لَهَا: وَاللهِ مَا لَكِ مِنْ نَفَقَةٍ إِلاَّ أَنْ تَكُونِي حُبْلَى، فَأَتَتِ النَّبِيَّ صَلى الله عَلَيهِ وسَلم فَذَكَرَتْ ذَلِكَ لَهُ، فَقَالَ: لاَ نَفَقَةَ لَكِ، فَاعْتَدِّي عِنْدَ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ، وَهُوَ أَعْمَى تَضَعُ ثِيَابَهَا عِنْدَهُ وَلاَ يَرَاهَا، فَلَمَّا انْقَضَتْ عِدَّتُهَا أَنْكَحَهَا رَسُولُ اللهِ صَلى الله عَلَيهِ وسَلم أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ. فَبَلَغَ ذَلِكَ مَرْوَانَ، فَأَرْسَلَ قَبِيصَةَ بْنَ ذُؤَيْبٍ إِلَيْهَا يَسْأَلُهَا عَنْ هَذَا الْحَدِيثِ، فَحَدَّثتهُ، فَقَالَ مَرْوَانُ: لَمْ نَسْمَعْ بِهَذَا الْحَدِيثِ إِلاَّ مِنَ امْرَأَةٍ، سَنَأْخُذُ بِالْعِصْمَةِ الَّتِي وَجَدْنَا النَّاسَ عَلَيْهَا، فَبَلَغَ فَاطِمَةُ قَوْلَ مَرْوَانَ، فَقَالَتْ: بَيْنِي وَبَيْنَكُمُ الْقُرْآنُ، قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِي كِتَابِهِ: {وَلاَ يَخْرُجْنَ مِنْ بُيُوتِهِنَّ إِلاَّ أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ} حَتَّى بَلَغَ: {لَعَلَّ اللَّهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذَلِكَ أَمْرًا} فَقَالَتْ: هَذَا لِمَنْ كَانَ لَهُ رَجْعَةٌ عَلَيْهَا، فَأَيُّ أَمْرٍ يَحْدُثُ بَعْدَ الثَّلاَثِ؟ فَكَيْفَ تُنْفِقُونَ عَلَيْهَا إِلاَّ أَنْ تَكُونَ حُبْلَى؟ فَعَلَى مَا يتحبِسُونَهَا.

2399- Ubeydullah b. Abdullah, Ebu Amr b. Hafs’tan aktarmaktadır: Ebu Amr bin Hafs bin el-Muğîre, Ali bin Ebû Tâlib ile birlikte Yemen’e gitmişti. Bundan dolayı Fatıma bint Kays’a birini göndererek talaklarından kalan son talağını verdiğini bildirdi. [Kendi ailesinden olan] Hâris bin Hişâm ve Ayyâş bin Ebû Rebîa’dan da Fatıma’ya nafaka vermesini istedi. Ama onlar Fatıma’ya “Vallahi hamile değilsen sana hiçbir nafaka yoktur” dediler. Bunun üzerine Fatıma Peygamber’e (sallallahu aleyhi ve sellem) gelip olanları ona anlattı. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Sana nafaka yoktur. İbn Ümmü Mektum’un yanında iddet bekle. Zira o, âmâdır elbiseni çıkardığında seni göremez” dedi. Fatıma’nın iddeti bittiğinde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onu Usame b. Zeyd ile evlendirdi.

Bu hadis Mervan’a ulaşınca hadis hakkında sorması için Kabîsa b. Zueyb’e birini gönderdi. O da hadisi aktadır. Bunun üzerine Mervan “Bu hadisi bu kadından başkasından duymadık. Biz insanların üzerinde ittifak edegeldikleri (korunmuş) olan uygulamayı hüküm olarak alacağız” dedi. Mervan’ın bu sözü Fatıma’ya ulaşınca “Sizinle benim aramda [hakem olarak] Kur’an vardır. Allah Kitab’ında “Ey peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman iddetlerini gözeterek boşayın ve bekleme sürelerini iyice hesap edin. Rabbiniz Allah’a saygısızlıktan sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmış olmadıkça onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa aslında kendisine yazık etmiş olur. Bilemezsin ki; belki Allah bundan sonra yeni bir durum ortaya çıkarıverir. Sürelerinin sonuna ulaştıklarında onları ya uygun biçimde tutun yahut onlardan uygun biçimde ayrılın; içinizden adaletli iki kişiyi şahit tutun ve şahitliği Allah için özenle yerine getirin. İşte Allah’a ve âhiret gününe inananlara öğütlenen budur. Kim Allah’a saygısızlıktan sakınırsa ona Allah kendisine bir çıkış yolu gösterir” (Talâk, 65/1-2) buyurmuştur. Bu ayetler adamın karısına geri dönebildiği ric’î talaklarla alakalıdır. Üç talaktan sonra [ayrılıktan başka] ne olabilir ki? Hamile olması dışında kadına neden nafaka vereceksiniz. Öyleyse neden onu hapsediyorsunuz?”[1]

[1] Abdurrezzak, 7/20; Müslim, 2/1117; Ebu Davud, 2/716; Taberani, Kebir, 24/372; Nesai, 6/210. Ricali Sahih’in ricalidir.

Paylaş
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör.
0
Değerli yorumlarınızı esirgemeyin, buyrun!x